top of page

Gerçeği Kabul Et

İnsanın kendi özeleştirisini yapması ya da başka bir deyişle kendi ile hesaplaşması gerçekten iyi bir şey mi? Mesela kendi iç sesiniz size bu konuda berbatsın veya bugün çok kötü gözüküyorsun dediğinde ne hissediyorsunuz? Diğer bir taraftan baktığınızda o an yanınızda olan biri size bunu söylediğinde ne hissederdiniz? Peki iç sesimiz aslında dış ses mi? Her davranışımıza “öğrendiklerimiz ve geçmişimiz yön vermiyor mu? Dürtülerimizin kaynağı nerede?


Bizim için önemli bir konuda başarısız olduğumuzda ya da bizi derinden etkileyen bir duruma şahit olduğumuzda canımız çok acır. Bu durum kim olduğumuzu ve kim olmak istediğimizi tehdit edebilir. Kendi başarısızlık ya da kötü davranışını normalleştirmeye çalışır insan. Suçlayacak biri mutlaka bulunur, olay savuşturulur. Bu durum kısa vadede kendinizi daha iyi hissetmenize yol açabilir ama gerçeklikten çok uzaktır.


İçimdeki şeytanla yüzleşiyorum son zamanlarda. Geldiğim noktada değiştirebileceğim, etkimin olamayacağı konulara üzülmekten vazgeçmeye çalışıyorum ama insan hafızası çok gaddar. Çevremizdeki duygulara hitap eden söz, koku, çağrışım, neden sorusu gibi herhangi bir uyarıcı sizi yeniden aynı noktaya, belki de daha aşağıya götürüyor. İnsanın en büyük mücadelesi kendisiyle. Hiç kimseye muhtaç olmadığımız gibi aslında herkese muhtacız.


Hepimiz, farkında olalım ya da olmayalım, yaşamımızın, varlığımızın anlamını arıyoruz. Hayatın içinde kendi yerimizi arıyoruz. Günümüzün kalabalık, karışık ve hızlı dünyasında insanın yaşadığı en temel sorun, yaşamın anlamını yitirmesi, anlamsız gelmesi. Bu durum insanı kendine ve çevresine yabancılaştırır, hırçınlaştırır, bağımlı hale getirir (tv, sosyal medya, oyun, uyuşturucu, insan…), depresyona sokar, inançsız biri yapar, dogmaların ve batılın kucağına iter, boş vermişliğe ve tembelliğe çeker, eğlencede ve zevkte aşırı uçlara savurur… Hayatın dinamikleri içinde kendini arayan insan kendini tüm bu kötülüklerden uzak tutar. (1)


Yoksunluk, yetersizlik hisleri ve bağımlılıklarımız vücudumuzun en şeytani hisleri. Bize yanlış kararlar verdirende bu şeytani hisler. Nefsinizle girdiğimiz her mücadeleye karşı en önemli silahımız sabrımız. Sabrımızın gücü mücadele etme gücümüzü de arttırıyor.


Hepimiz yoldayız. Lobsang Rampa’nın dediği gibi “nerede bir istek varsa orada bir yol vardır”. Yolumuza geçmişten getirdiklerimizle, öğrendiklerimizle devam ediyoruz. Ve hepimiz kendi yolumuzu kararlarımızla, yaptıklarımız kadar yapmadıklarımızla da çiziyoruz.


Bana göre yaşamda gerçek başarı ve mutluluk kendi koyduğumuz hedeflere ulaşmaktır. Bu hedeflere ulaşmak için ise kendini bilmen gerekir. Acı ve başarısızlık hep vardı, farklı dozaj ve boyutta her zamanda olacak. Bundan kaçış yoksa buna hazırlıklı olmayı da bilmeliyiz.


(1) Nasuh Mahruki - Kendi Everestinize tırmanın kitabından alıntı

Comments


bottom of page